Psk. Yılmaz: “Değersizlik Sendromu Kapitalizmin Getirisi”
Written by abayraktar on 21 Aralık 2022
Füsun Saka ile İyilik Sağlık’a konuk olan Klinik Psikolog, Psikoterapist Ayşe Coşkun Yılmaz değersizlik duygusunu, nedenlerini ve tedavisini anlattı. Değer ve değersizlik kavramlarının aslında bir tür illüzyon olduğunu söyleyen Yılmaz, değersizlik hissi denilse de aslında bu bir sendromdur” diyor.
Aile ve arkadaş çevresindeki yetersiz iletişim, çalışma hayatındaki sorunlar gibi birçok olumsuz etken kişinin değersiz hissetmesine yol açıyor. Daha iyi hissetmeye ve anda kalarak daha verimli ve mutlu olmaya çalışmak ise değersiz hissetmeye karşı bir çözüm olarak sunuluyor.
Doğada Değersiz Hisseden Tek Varlık İnsan
Günlük hayatın bir parçası olan değersizlik hissi ile nasıl başa çıkılabileceğini açıklayan Klinik Psikolog, Psikoterapist Ayşe Coşkun Yılmaz; çaresizlik ve yetersizlik hislerinin değersizleşmeye neden olabileceğini söylüyor: “Bu tür duygular değersizliğe yol açabiliyor. Fakat doğada açıklaması olmayan bir kavram değersiz hissetme. Örneğin bir gül, orkideden daha değersiz hissediyor olabilir mi? Veya bir tekir kedi, siyam kedisinden aşağıda olduğunu hisseder mi? Tüm bunları biz yakıştırıyoruz aslında. İnsan doğa karşısında o kadar zayıf ve bakıma muhtaç ki, ilk ihtiyacı korunmak, beslenmek ve hayatta kalmak oluyor. Ve bunlara hemen sahip olanlar daha güçlü oluyor. Değerli olma çabası da buradan geliyor. Sanayi Devrimi ile öznesinden uzaklaşıp nesneleşen insan, değer ve değersizlik kavramlarıyla tanışıyor. Vahşi kapitalizm ile birlikte paraya sahip olan insan, başka insanları dahil olmak üzere her şeyi satın alabiliyor. Ve insan ruhu bu durumu kabul edemiyor, art arda ihtilaller patlak veriyor. Nitekim psikoloji alanındaki kuramlar da o yıllarda artıyor. Hem psikoloji hem felsefede insanın biricikliğine dair söylemler geliştiriliyor” dedi.
Anneden Çocuğa Geçebiliyor
Değersizliğin bir sendrom olarak nitelenmesi gerektiğini söyleyen Yılmaz, “İnsan çevre içinde yeterince görülmez, kendini geliştirmez veya varlığını sürdürmezse hastalanıyor. Bu sendrom bazen anne karnında başlıyor. Anneden bebeğe geçiyor. Eğer annenin yaşam döngüsünde o dönem mutsuzluk ve huzursuzluk varsa bebeğe de geçiyor. 3 yaşında konuşmaya başlasa da insan anne karnından itibaren iletişime açık. Çocuk kendi varlığını sorgulayarak ‘Benim burada bulunmam annemi mutsuz hissettiriyor’ şeklinde düşünebiliyor. Annenin mutsuzluk hali geçse de çocuk bir yandan iyi ve değerli olduğunu bilse de bir yandan değersizlik sendromu içinde olabiliyor. Çocuklar ya insanlara kendisini sevdirmeye çalışıyor ya ağlama krizlerine giriyor ya da donuk bir durumda oluyor. 0-1 yaş arasında yaşanan olayların çocuklara etkisi farklıdır, 3-5 yaş arasındaki farklı. Nevrozlar 3-5 yaşından sonra yaşanan sorunlardan kaynaklı olur ki bu da bizim alanımıza giriyor. 0-3 yaş arasında yaşanan sorunlar ve kayıplar ise tamamen bir boşluğa sebep olduğu için ağır travmalara yol açıyor. Çocuğun kişiliğinin gelişmesinde genel olarak 0-5 yaş aralığı çokça önemli” diye ekledi.
Özellikle Orta Yaş ve Sonrası Kritik
Değersizlik hissinin göstergelerine değinen Yılmaz, “Ekonomik gelire oranla daha pahalı ürünler satın almak, dış görünümle çok uğraşmak, çok çalışmak gibi göstergeleri var. Fakat bulunulan topluluğa göre değersizlik sendromu kendini gösterir. Örneğin muhafazakar çevrede din konusunda çok bilgili olma çabası değer görür ve değersizlik hisseden kişi başkalarının takdirini kazanmak için bu konuda çaba sarf eder. Veya istemediği halde çevresi tarafından takdir göreceği davranışları yapmak bunun göstergesidir. Fedakarlıklar yapmak, hayatında sürekli farklı şeyler denemek, aynı şekilde hiçbir şeyi umursamamak da değersizlik sendroma yol açar. Bir yandan kişi kendini geliştirmek için çabalar ama orta yaştan sonra ruhsal sorunlar ve boşluklara yol açar. Mutsuzluk içinde olunur ve mutsuzluk vermeye yok açar” diye ekledi.
Klinik Psikolog, Psikoterapist Ayşe Coşkun Yılmaz’ın konuk olduğu Füsun Saka ile İyilik Sağlık’ı buradan dinleyebilirsiniz: