Salt Galata’da Bir Başka İstanbul Tarihi
Written by Radyo Gedik on 18 Eylül 2023
Kadir Has Üniversitesi ve Salt Araştırma’nın 2018 yılından beri üzerinde çalıştığı Reşat Ekrem Koçu’nun İstanbul Ansiklopedisi bir sergi ile meraklılarıyla buluşuyor. 24 Mayıs’ta Salt Galata’da açılan Başka Kayda Rastlanmadı: Reşat Ekrem Koçu ve İstanbul Ansiklopedisi sergisi İstanbul’un kaldırımlarından sokaklarına, ‘bekarlarından’ hippilerine şehrin nabzını tutan Koçu’nun uzun soluklu araştırma çalışmasına ev sahipliği yapıyor. Sergiyi Salt Programlar Sorumlusu Gülce Özkara ve Arşiv Sorumlusu Masum Yıldız Kültür Sanat Ajandası’na anlattı.
1905’te İstanbul’da doğan Reşat Ekrem Koçu, tutkuyla sürdürdüğü tarih öğretmenliğinin yanında gazeteciliği de aktif ve çok yönlü olarak sürdüren bir entelektüel. Kuleli Askerî Lisesi, Vefa Lisesi ve Pertevniyal Lisesi gibi önemli okullarda tarih öğretmenliğinin yanında Cumhuriyet, Yeni Sabah, Milliyet, Hergün, Yeni Tanin ve Tercüman gibi gazeteler ile Hayat Tarih Mecmuası, Resimli Tarih Mecmuası, Tarih Dünyası, Hayat, Yeşilay, Büyük Doğu, Hafta, Türk Folklor Araştırmaları, İstanbul Enstitüsü Mecmuası ve daha birçok dergide yazıları yer aldı. 1944 yılında kaleme almaya başladığı İstanbul Ansiklopedisi ise İstanbul’a dair tarihî, coğrafi, mimari, edebî, folklorik ve kültürel konularını ele almayı amaçladığı ve hayatını vakfettiği bir çalışma olarak tarihteki yerini aldı. Uğruna Göztepe’deki babadan kalma köşk dahil olmak üzere birçok varlığını harcadığı İstanbul Ansiklopedisi Koçu’nun vefatına dek üzerine çalıştığı uğraşısı oldu. 173 fasikül ve 11 cilt süren ve son olarak ansiklopedinin G harfinde sona eren “macerasını” ele alıyor. Macera dememizdeki en önemli neden ise ansiklopedinin İstanbul’un 19. Yüzyıldaki sokak kültüründen bir kabadayı figürüne veya Hindistan’a giden yolda önemli bir durak olan Sultanahmet’te konuşlanan hippiler üzerine yazılan şiirlere kadar geniş bir listeyi içermesi. Her maddenin üzerinde geniş tanımlamalar dışında yarattığı etkiler, dönemin gazete küpürleri dahil olmak üzere yer alıyor. Öyle ki Sanat Tarihi Profesörü Semavi Eyice, “işin ciddiyetini biraz kaçırmış” ve “esere etraflı surette girmesi gereken önemli bazı maddeler birkaç satırla geçiştirilmiştir” şeklinde yorumladığı büyük bir kütle olarak yer alıyor İstanbul Ansiklopedisi.
Koçu’nun tespit edilemeyen yönleri var
Kültür Sanat Ajandası’na konuk olan Salt Programlar Sorumlusu Gülce Özkara ve Arşiv Sorumlusu Masum Yıldız sergiye giden süreci ve içeriği paylaştı. Reşat Ekrem Koçu’nun 70 ve 80’lerde güvenilir kaynak görülme özelliğinin 1990’larda azaldığını söyleyen Masum Yıldız, 2018’de araştırmaya başlamadan önce Koçu’nun kitap ve evraklarından oluşan 62 kolisinin kendilerine teslim edildiğini dile getirdi.
Sergi için toplamda 40 bin belgeyi taradıklarını ekleyen Gülce Özkara, çalışmalar sırasında Reşat Ekrem Koçu’yu daha iyi tanıdığını belirtti. Özkara, “Sergide Koçu’yu resmi tarih yazıcılığının dışındaki kimliğine yer vermek istedik. Sergi süresince de Koçu’yu tam olarak anlayıp anlamadığımızı soranlar oldu. Ben de hala emin değilim. Reşat Ekrem Koçu’nun yazılarında kullandığı bir kalıp ‘Başka kayda rastlanmadı’. Aslında kendisi için de bu geçerli, hayatına dair tespit edilemeyen bir sürü bilgi var” şeklinde konuştu.
Salt’ın çağrısı ile koleksiyona ulaşıldı
Peki koleksiyonun Salt’a ve Kadir Has Üniversitesi’ne ulaşması nasıl mümkün oldu? Masum Yıldız şu şekilde yanıtladı: “Koçu, 1975 yılında vefat edince arşiv evlatlığı Mehmet Koçu’ya geçiyor. Mehmet Koçu, 1977 yılında eserin haklarını ansiklopedinin yazarlarından Enver Esenkova’ya satıyor. Esenkova’nın almasının nedeni ise yayınlara devam etmek istemesi. 1990’lara kadar bu uğraşı devam etse de başarılı olamıyor. Önce Enver Bey sonrasında eşinin vefatının ardından arşiv kızına kalıyor. Salt yazlık sergisi için kamuoyuna yazlıkta çekilen fotoğraflar konusunda bir çağrı yapmıştı. Emine Hanım bu çağrıyı görerek Salt ile iletişime geçiyor. Arşiv ilk geldiğinde Reşat Ekrem Koçu’nun kendine özgü çalışma prensibini anlamaya çalıştık ilk olarak. Çünkü belgelerde çeşitli şifrelemeler gibi yazılar var. Ve aslında Z harfine kadar da bir liste yapmış. Bir yandan da kitaplarını ve gazete yazılarını araştırmaya devam ettik. Ve fark ettik ki Koçu’nun yaşamıyla birlikte bütün çalışmaları da İstanbul Ansiklopedisi ile iç içe.”
Sergi 7 bölümden oluşuyor
Çok katmanlı olma özelliği gösteren arşivin sergiye dönüşme sürecini anlatan Gülce Özkara, “Reşat Ekrem’i farklı kılan ‘başka kayda rastlanmayan’ları bir ansiklopedi haline getirmesi, biz de bu açıdan yaklaştık diyor ve ekliyor: “Biz de önceleri kendilerine bekar uşakları denilen zaman içerisinde ayak takımı ve gariban adını alan bir alt kültüre odaklandık. Galata’yı da kentsel odak olarak aldık. Sergide de orijinal malzemeyi direkt olarak sergiliyoruz. Sergide hem ansiklopedi maddelerine, Koçu’nun yaşamına ve ansiklopedinin nasıl oluşturulduğunu veriyoruz. Tüm bunları da yedi bölüm halinde sergiledik.”
Sonu gelmeyen bir ansiklopedi
Semavi Eyice’nin gereksiz ayrıntıların yer aldığı bir çalışma olarak yorumladığı İstanbul Ansiklopedisi bitebilir miydi? “Koçu’nun ömrü uzun ve parası olsaydı bile bitmeyecekti” diyen Masum Yıldız, “Günümüze kadar yaşasaydı bile bitmezdi. Çünkü her gün yeni bir maddeye erişecekti. Eyice’nin dediği gibi lüzumsuz insanları da sergide görüyoruz. Biz de bu ‘lüzumsuz yükü’ göstermek istedik. Ayrıca kötü bir arşivle de karşı karşıya olduğumuzu göstermek istedik. Çünkü kronolojik bir sırası olmayan bir kısmı satılmış, kaybolmuş bir arşiv söz konusu” diye ekledi.
Programın tamamını buradan dinleyebilirsiniz: