İŞSİZLİK NEDEN ARTIYOR? ENFLASYON ALIM GÜCÜMÜZÜ NASIL ETKİLİYOR?
Written by Ece Çokal on 14 Mart 2025
Türkiye Ekonomisinde Güncel Durum: İşsizlik, Enflasyon ve Kredi Piyasaları
Türkiye ekonomisi, son yıllarda dalgalı bir seyir izliyor. İşsizlik oranları, enflasyon ve kredi piyasalarındaki gelişmeler, ekonominin genel gidişatını belirleyen en önemli faktörler arasında. Bu yazıda, son açıklanan veriler ışığında Türkiye ekonomisinin temel başlıklarını ele alacağız.
İşsizlik Oranlarındaki Değişim ve Genç İşsizlik Sorunu
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve DİSK-AR verileri, işsizlik oranlarının nasıl değiştiğini gözler önüne seriyor. 2022’den bu yana işsizlikte dalgalanmalar yaşanıyor. Özellikle geniş tanımlı işsizlik oranlarının %30 seviyesine yaklaşması, iş gücü piyasasındaki yapısal sorunları gösteriyor.
Geniş tanımlı işsizlik oranları, sadece aktif iş arayanları değil, iş bulma ümidini kaybedenleri ve eksik istihdamda olanları da içeriyor. TÜİK’e göre 2025 Ocak ayında 3,5 milyon işsiz bulunurken, DİSK-AR verilerine göre geniş tanımlı işsiz sayısı 11,5 milyona ulaşmış durumda. Bu fark, işsizlik istatistiklerinin hesaplanma yöntemlerinden kaynaklanıyor.
Özellikle genç işsizlik oranı dikkat çekici. Yüzde 15 seviyesinde seyreden genç işsizlik oranı, eğitimde veya istihdamda olmayan gençlerin geleceğe dair kaygılar taşımasına neden oluyor.
Enflasyon ve Alım Gücü Üzerindeki Etkileri
TÜİK verilerine göre 2025 Şubat itibariyle yıllık enflasyon %39,5 seviyesine gerilemiş durumda. Ancak Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) verileri, gerçek enflasyonun %79 seviyelerinde olduğunu gösteriyor.
Özellikle gıda, eğitim ve ulaşım gibi temel harcama kalemlerinde enflasyonun daha yüksek olması, hane halkının alım gücünü önemli ölçüde etkiliyor. Yüksek enflasyon, maaş artışlarının reel anlamda düşmesine neden olarak çalışan kesimin ekonomik sıkıntılarını artırıyor.
Faiz Politikaları ve Kredi Piyasalarındaki Durum
Merkez Bankası’nın faiz kararları, enflasyon üzerinde etkili olmakla birlikte kredi maliyetlerini artırıyor. BDDK verilerine göre, Türkiye’de bankacılık sektörünün toplam kredi hacmi 16,8 trilyon TL seviyesine ulaşmış durumda.
Ticari krediler ve bireysel kredilerde artış devam ederken, yüksek faiz oranları krediye erişimi zorlaştırıyor. Tüketici kredileri ve bireysel kredi kartı borçları ise 4 trilyon TL’yi aşmış durumda. Özellikle yüksek faiz oranlarına rağmen kredi kartı kullanımının artması, vatandaşların borçlanarak tüketim yaptığını gösteriyor.
Öte yandan, Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının giderek cazibesini yitirdiği görülüyor. KKM hesaplarının düşüş eğiliminde olması, döviz kurları üzerinde yeni baskılar yaratabilir mi? Bu sorunun cevabını önümüzdeki süreçte göreceğiz.
Ekonomik Dengeleri Nasıl Sağlayabiliriz?
Özetlemek gerekirse:
Enflasyon yükseldikçe hane halkının alım gücü azalıyor ve işsizlik artıyor.
İşsizlik oranları arttıkça tüketici talebi düşüyor, bu da ekonomik büyümeyi yavaşlatıyor.
Bankaların takipteki alacakları artarken krediye erişim zorlaşıyor.
Yüksek enflasyon, faiz oranlarının yükselmesine neden oluyor ve bu da yatırım ortamını olumsuz etkiliyor.
Türkiye ekonomisinin bu döngüden çıkabilmesi için istihdam politikalarının geliştirilmesi, enflasyonla mücadeleye yönelik daha etkili önlemler alınması ve kredi piyasalarının doğru şekilde düzenlenmesi gerekiyor. Önümüzdeki dönemde ekonomik yönetimin alacağı kararlar, bu dengelerin nasıl şekilleneceğini belirleyecek.
Gelecek yazımızda ekonomik gelişmeleri ve finans dünyasına olan etkilerini konuşmaya devam edeceğiz. Takipte kalın!