ÖYKÜYLE DÖNÜŞÜM: TUBA OZAR İLE İÇSEL YOLCULUK
Written by Ece Çokal on 29 Nisan 2025
Esra Alkan ile Kalk Gidelim programında bu hafta, Tuba Ozar öykülerin bize fısıldadıklarını ele alıyor.
Geçtiğimiz günlerde “Esra Alkan ile Kalk Gidelim” programının konuğu, kendisini “Faireh Peri” olarak tanımlayan Tuba Ozar’dı. Öykülerle duygularımıza açılan bu içsel yolculukta, sadece bireysel farkındalığın değil, kolektif bilinçle yaşamın da kapılarını araladık. Peki kimdir Tuba Ozar ve “Faireh Peri” nedir?
Faireh Peri Ne Demek?
Tuba Ozar’ın bu tanımı, kişisel dönüşüm yolculuğuyla şekillenmiş bir kimlik. Koçluk sertifikalarına, turizm eğitimi ve işletme derslerine sahip olsa da, asıl dönüşümünü öykülerle, duygularla ve rehberliklerle yaşamış. Ona göre her birimizin içinde anlatılmamış bir öykü var ve bu öyküler, ruhumuzun aynası.
Öyküyle Kendine Yolculuk
Tuba Ozar’ın geliştirdiği çalışmada, bir grup insan bir araya geliyor. Profesyonel yazarların kaleme aldığı öyküler okunuyor ve ardından bu öykülerin satır aralarındaki derin anlamlar üzerine konuşuluyor. Asıl amaç ise bu öykülerin bireyleri kendi iç dünyalarına yönlendirmesi.
Her bir öyküdeki kahraman, aslında içimizdeki bir tarafı temsil ediyor. Programlarda sekiz kişiyi geçmeyen küçük gruplarla çalışıyor Tuba. Çünkü bu samimi ortamda herkesin kendiyle yüzleşmesi, başkasının hikâyesinden ilham alması daha kolay.
“Zihin Bir Öykü Makinesidir”
Tuba Ozar’ın en sevdiği metaforlardan biri bu: “Zihin, sürekli öykü üreten bir makinedir.” Bir taksi olayını bile iki farklı insanın iki farklı şekilde yorumlaması buna örnek. Biri öfke üretirken diğeri anlayış gösterebilir. Önemli olan, zihnin bu kurgularını fark etmek ve onları yönetebilmek. Yani, düşüncelerimiz bizi yönetmesin, biz düşüncelerimizi yönetelim.
Gülümsemek Bir Devrimdir
Söyleşinin en içten bölümlerinden biri, sabahları henüz uyanırken yüzümüze bir tebessüm yerleştirmenin gücüne dairdi. Tuba’ya göre bu, zihni pozitif bir moda sokmanın en etkili yollarından biri. Çünkü zihin, gülümsediğimizde sahte ya da gerçek ayrımı yapmaz; sadece o anın pozitifliğini kaydeder.
Aşk, Ölçü ve Sarkaç Kanunu
Tuba Ozar’ın hayatındaki dönüşümün ilham kaynaklarından biri de aşk olmuş. Aşkın sarkaç gibi uçlara savrulabileceğini, bu nedenle ölçünün hayatta çok değerli olduğunu vurguluyor. Ne bağımlı olmak ne de aşırı bağlılık. Ölçülü bir sevgi, dengeli bir yaşamın anahtarı.
Yaşamı Yaşatmak Üzerine Kurmak
Programın sonunda Tuba Ozar, doğanın yasalarına, kolektif bilince ve birbirimizi yaşatmak üzerine kurulu bir hayata dikkat çekiyor. Ağaçların birbirine nasıl su verdiğini, güneşten daha az faydalanan bir fidana nasıl destek olduğunu örnek vererek… Diyor ki: “Her sabah evden çıktığımızda kendimize şu soruyu soralım: Bugün kimi yaşatabilirim? Kime katkı olabilirim?”