PROF. ERCAN: “RİSK SADECE İSTANBUL’DA DEĞİL”

Füsun Saka ile Deprem Özel yayınına katılan Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, yaşanması beklenen İstanbul depremine dikkat çekerek riskli bölgeleri ve yapılması gerekenleri sıraladı. Enkazların hemen kaldırılmaması gerektiğine dikkat çeken Ercan, “Hala kurtarılmayı bekleyen insanlar olabilir” dedi.

Kahramanmaraş’ta yaşanan iki depremin ardından gözler İstanbul’a çevrildi. 1999 depreminden sonra bölgede büyük bir depremin yaşanabileceğini söyleyen uzmanlar alınması gereken tedbirleri her yıl tekrarlıyor. Füsun Saka ile Deprem Özel yayınına katılan Jeofizik Mühendisi Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan yaşanabilecek bir depremde alınabilecek bireysel önlemleri sıraladı: “Yatağınızın hemen yanında bir düdük, plastik şişede bir su mutlaka bulundurun. Ve yıkıntı altında fazla enerji sarf etmeyin, metabolizmanın yavaş çalışması ve açlığa maruz kalmamak için uyuyun. Yatağınızın altını gazete ve kitaplarla destekleyin. Sarsıntı esnasında kendinizi yere attığınız zaman bu sayede yaşam üçgeni sayesinde daha az zarar görürsünüz.”

Enkaz kaldırma çalışmalarının hemen başlamaması gerektiğini vurgulayan Ercan, “İş makineleri ile enkaz çalışmalarında çok dikkatli olmak gerekiyor. Çünkü hala yıkıntılarda kalan kişiler olabilir. Her ihtimale karşı bu çalışmalarda sağlık ekipleri de bulunmalı” dedi.

“Sadece İstanbul Risk Altında Değil”

İstanbul’u etkileyecek depremin sadece İstanbul’u değil Kuzey Marmara bölgesini kapsadığını belirten Ercan, “Kocaeli, Gölcük, Karamürsel, Yalova, Altınova, Gemlik, Tekirdağ ve Bandırma’yı da etkileyecek. Marmara’da fay merkezi bu merkezlere yaklaşık 25-30 km uzaklıkta. Ve Hatay’da hissedilen deprem merkez üssünden 300 km uzaklığındaydı. Demek ki deprem sadece merkez üssünü etkilemiyor. İstanbul’da ise en büyük yıkım sur içi ve Marmara Denizi kıyıları olacak. Ve bu bölgelerde sokaklar dar, yardım ulaştırma imkânı zor. Potansiyel bir İstanbul depreminde 35-40 bin bina yıkılabilir. Sadece deprem değil, doğalgaz hatlarındaki sorunlar, çıkacak yangınlar ve su baskınlarına karşı neler yapılacağı planlanmalı” diye belirtti. Yaşanacak depremi tahmin etmenin olanaksız olduğunu söyleyen Ercan, “Deprem risk durumu hava durumu gibi bilinemez. Zamanla ilgili geçmişte yaşanan depremler ve var olan bilimsel verilerle bir zamanlama verilebilir. Fakat ‘3 gün sonra deprem olacak’ gibi bir bilgi veremeyiz.

 “Bina Testleri İçin Farklı Yöntemler Var”
53 yıldır depremler üzerine çalıştığını kaydeden Ercan, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin 15 Şubat tarihinde düzenlediği Deprem Çalıştayı’na davet edilmediğini anlattı: “1980’li yıllardan itibaren İstanbul’daki deprem riski ve yapılaşma üzerine çalışıyorum. Bu çalıştaya katkı sağlayamadığım için sadece üzülüyorum.”
Mevcut yapıların sağlamlığını anlamak için birçok test bulunuyor. Bu testlerden biri de binanın beton yapısının dayanıklılığını ölçmeye yarayan karot testi. Binadan alınan bir silindir kesite yapılan kimyasal ve fiziksel testleri içeren karot testi gibi diğer test yöntemlerini paylaştı: “Hiç karot almadan, yapının içine sonik dalgalar yayarak yapının iç yapısına bakabiliriz. Elektrik dalgalarıyla yapının ıslaklık durumunu ölçebilmek de mümkün.”